Ana Sayfa 1998-2012 Türk milliyetçileri yeni çağın cahili midir?

Türk milliyetçileri yeni çağın cahili midir?

“VATAN” adını taşıyan gazetelerin birinde Temmuzda yayınlanan Ruşen Çakır’ın “Nereye gitti bu ülkücüler?” dizisini ve yorumlarını dikkatle okudum.

Konunun başlığı “Ülkücülük ve MHP” ise de, ayrıca geniş “Türk milliyetçiliği’nin” (Türkçülüğün) durumu olarak ele alıyorum.

Şu sırada sade Prof. Dr. Ümit Özdağ’la röportajı yorumlamakla yetinmek istiyorum.

Sayın Ümit Özdağ’ın rahmetli babası Muzaffer Özdağ dostumdu. Onunla değilse de, ortak dostumuz Alpaslan Türkeş’le ve 20 dâva arkadaşımızla hep birlikte hapiste yatmış, 1,5 yıl sonra beraat etmiştik.1 Bu, 1944-46’larda “Türk milliyetçilerine vurulmak istenen ünlü “tabutluk” işkenceli ve savcının kasıtlı adlandırmasıyla, “Turancılık dâvası” idi. Yani Ziya Gökalp’tan ve Atatürk’ten sonra yeniden hamle yapan o devrin Türk milliyetçiliğini vurmaktı hedef.

Sayın Özdağ (babası değil, oğlu), gerek Türk Yurdu’nda çıkan “araştırma” yazılarında, gerekse dizide, Türk milliyetçilerinin Gökalp’tan beri fikir ve ideoloji alanında tek bir adım atmadıklarını, hattâ “çok gerisinde” olduklarını kolayca iddia ediyor. Aynen şunları da ilâve ediyor: “Türk milliyetçiliği 20’nci yüzyılı doğru izah etmiştir. Ama küreselleşmenin aktif olmaya başladığı 1980’li yıllarda fikrî gelişimi durmuştur.”

Dikkat edin, bunu sade MHP ve ülkücü hareket için değil, Türk milliyetçiliğinin tamamı için söylüyor.

Bu iddia temelden yanlış, çünkü bu alanda bir değil, pek çok ciddî adım atılmıştır: kitaplar, dergiler yayınlanmış, sempozyumlar ve seminerler düzenlenmiş, iki üniversitede master ve doktora sınıflarına ders verilmiştir: Yeni ve ileri Türk milliyetçiliği hakkında.

•••

Özdağ’ın başkanı olduğu ASAM merkezinin adında “Araştırma” sıfatı var; kendisi de ünlü bir “araştırmacı” olarak takdim ediliyor. Ne yazık ki iddiasının konusu olan alanı tam araştırmamış. Belki der ki “o yazılar bana yollanmadı ki göreyim.” Maalesef bizde araştırmacıların bazısı, yazarlar tarafından yollanan eserler varsa, bir de kitapçılarda gözüne ilişen olursa o kadarla yetiniyor. Oysa iyi bir araştırmacı, araştırdığı konuyu iyice araştırır: sahaflardan, k ütüphanelerden, arşivlerden, müzelerden, hattâ yayınlanmış gazete ve dergilerin eski sayılarının dosya ve mikro fişlerinden -bugünlerde de internetten. Hele bu kadar tarihî bir kesin hüküm verilecekse mutlaka yapılmalıdır.

Özdağ’ın Türk Yurdu’nda o “araştırması” çıkınca, babasına saygımdan, meslektaşları önünde yargılamak istemedim, eksiğini kendi imzasıyla düzeltsin diye bir mektupla beraber belgeler yolladım. Avrasya derneğine kargoyla. Cevap çıkmadı. Teşekkür de gelmedi. Türk Yurdu’ndaki arkadaşlara sitemimi ilettim, “yarın gelecek, hatırlatırız” dediler ama aradan bir iki ay geçti, haber alamadım.

Okurlarımızın, Özdağ’ın demeçlerinden çok büyük yanlış “bilgi” edinmelerini önlemek, kendisine de tekrar hatırlatma yapmak için, meydan okur gibi olan iddiasını temelden çürüten birkaç kanıt sunayım:

1930’larda ve 1940’larda, Gökalp/Atatürk sonrasının ilk Türkçülerinden olan Nihâl Atsız, daha çok tarih konuları ve milliyetçilik düşmanlarıyla polemik yazılarıyla sınırlı kalmıştır. İdeolojinin sosyolojisi yönünden fazla bir katkısı olmamışsa da, çok güçlü şairliği ve romancılığı ile heyecanlı Türkçü bir neslin yetişmesinde rolü oldu.

Ben 1940’ta “Türkçülüğe Giriş” kitabımla ve Ergenekon, Bozkurt, Gökbörü adlı dergilerimle, o devir için daha yeni bir milliyetçilik anlayışına yol açmak istedim. Ve 1947’de, Zaimler Yayınevi’nden çıkan “İleri” Türkçülük ve Partiler” kitabımla, henüz emekleme çağında olan küreselleşme ile milliyetçiliği karşılaştırdım.

Aradan 25 yıl geçti, Amerika’da Columbia Üniversitesi’ndeki öğretim görevliliğim sırasında vakıf ve dernekler kurarak, ansiklopedi ve kitap yayınlayarak, Türkçülüğün sade “Türklüğü tanıtma” işiyle sınırlı kaldım.

1972-74 yıllarında yurda kesin dönüş yaptığımda, Türk milliyetçiliğinin “fikir, doktrin ve uygulama” konularına tekrar eğildim. Milliyetçiliğin ilk ilkesi olan, “milletini iyi tanımak” basamağını sağlamlaştırmak için, Millî Eğitim Bakanlığı’nın bana kurdurduğu “Yaykur Açık Öğretim Üniversitesi’nde” Türkler ortak dersini verdim ve verdirttim (TV, radyo ve ders kitaplarıyla). Aynı “Biz” ilkesini işleyen “Biz Kimiz?” kitabımda2 Türklüğü bütün boyutlarıyla işlemeye çalıştım. 1970’lerin Tercüman gazetesinde ise milliyetçiliğin doktrini alanına ağırlık verdim.

Doktrin eksikliğinden şikâyet eden Özdağ’a bir örnek daha:

O tarihlerde Dr. İskender Öksüz, “Ayhan Tuğcugil” imzasıyla “Türk Milliyetçiliğinin Fikir Sistemi” kitabını yayınladı. Ne yazık ki, ben her yazımda o eserden bahsettiğim hâlde basın, hattâ Türkçü kesimin çoğu kitabı görmezlikten geldi.

Prof. Muharrem Ergin ve Prof. Erol Güngör gibi daha pek çok Türk milliyetçisi, Türkçülüğün fikir sistemini yenilemeye çalıştılar.3 Türkçü dergiler ve (66. sayıya ulaşan Orkun, 1980’lerde yeniden çıkan Türk Yurdu), çeşitli haftalık Türkçü gazeteler, küreselleşme dahil, her yeni oluşumu inceliyorlar.

Gelelim Özdağ’ın Türk milliyetçilerinin “ilerici” fikirleri işlemedikleri ve “yenilikleri takip etmedikleri” iddiasına. Bunu doğrudan doğruya bana bir haksızlık gibi gördüğüm için kendi belgelerimi sunayım: 1960’lardan beri Amerika’da “World Future Society” (Dünyanın Geleceği Derneği)’nin “profesyonel üyesi” olarak en son yenilikleri araştırmıştım. 1987’de de Türkiye’de “Türk Toplumlarını 2000’lere Hazırlama ve Dünden Yarına Araştırma” (Kısa adıyla “Türk 2000’ler”) vakfını kurdum. Türklüğü ilgilendiren her konunun (siyaset, ekonomi, eğitim, çevre, nüfus, aile, bölücülük, Türk dünyası..v.) olabilecek yarınlarını araştırdık. Bir örnek: Sovyetler yıkılırken, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde dünyanın her tarafından 27 uzman getirterek 9 gün süren bir sempozyum düzenledik: “Değişen Yeni Çağda Türk Dünyasının Geleceği”. Ve ardından, “21. Yüzyıla Doğru Dünya ve Türkiye” kitabım çıktı. (1989’da, yani 2000 yılı gelmeden 11 yıl önce). Vakfımız 13 Ocak 1995 günü, “Yükselen Yeni Türk Miliyetçiliği II” konulu bir panelde, benden başka, Dr. Agâh Oktay Güner, Ayvaz Gökdemir, Zeynep Atikkan, Altemur Kılıç ve Altan Deliorman konuştular. Ertesi gün de, Ümit Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ’ı konuşturduk.

Son bir örnekle kapatayım:

Aynı yıl, 486 sayfalık “Yükselen Milliyetçilik – 21. Yüzyıl Türk Milliyetçiliği” kitabım yayınlandı. Bu kitapta milliyetçiliğe inancımızın “ideoloji-vizyon-ülkü” konularını ele aldım ve şunların üzerinde özellikle durdum:

• Milliyetçiliğin esasları. Sistem

• İlkeler

• Değişim, gelişim

• Sorunlar, hedefler, çözümler

• Doktrin – 10 Tehlike, 10 Fırsat, 12 Hedef,

• Misyon (Aksiyon/Hareket), yarınlar.

Ve Özdağ’ın özellikle dikkatine: 24. sayfadan itibaren “Küreselleşmek ve yeni gelişmeler karşısında Türk milliyetçiliğinin tutumu” işlendi.

Bunun gibi, sayfa 14’te “Milliyetçi Solculuk” ve “Solla Sağın Sınırları Karıştı mı?”, sayfa 44: “Post – Kapitalizm”, “Radikal – Şeriatçılık”, “Emperyalizmin Yeni Bir Yüzle Devamı ve ABD”, “Post – Modernizm” ve “Endüstri – Ötesi Toplumculuk” (sayfa 17), “Yeni Atatürkçülük” (sayfa 31), “Neler Artık Geçerliliğini Kaybediyor? Neler Geçerli Olacak?” (sayfa 40 ve ötesi), “Medeniyetler Çatışması”. Ve bir sürpriz: 46. sayfada, Ümit Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ’ın 1994’teki Huntington eleştirisini açıklıyor ve övüyorum! Ümit Özdağ’ın bunları fark etmemiş olacağını sanmam. Çünkü, “2000’ler”le ilgili vakfımıza o da davet edilmişti kaç defa!

Bu kadar örnek, Türk milliyetçiliğinin köhne ve yeni gelişmelerden habersiz olmadığını göstermeye yeter sanırım. Eğer Özdağ’ın Sadi Somuncuoğlu’nun dizide dediği gibi, Türk milliyetçilerinin (Türkçülerin) değil de, MHP / Ülkücü kesimin doktrin derinleşmesinde, ileriye dönük düşünmede geri kaldığını ayrıca siyasette de sınıfta kaldığını iddia etseydi daha doğru söylemiş olurdu. O zaman gizli-açık, MHP’nin başına geçme emeline de yarar bir politika yapmış olurdu. “MHP’de hiçbir şey yapılmadı, yeni görüşleri ben getireceğim” demekle zor tartışılacak bir siyaset oyunu yapmış olurdu. Ben siyasetten uzağım, pek anlamam ama, bu seçim politikası Türkçüleri karalamakla olmamalıydı.

Not: Bu yazımın son paragrafı Ruşen Çakır tarafından Vatan’da yayınlandı.

DİPNOTLARI

(1) Ayrıntılar için, “Tabutluktan Gurbete”, 1985, R.O. Türkkan.

(2) Türk 2000 Vakfı Yayınları, 1989.

(1) Ayrıntılar için, R.O. Türkkan, “Türk Milliyetçiliğinin Kısa Tarihi”, 1993.
 

Orkun'dan Seçmeler