Altan Deliorman, günümüzün ünlü Türkçülerindendir. Bu ülkünün düşünce-ye, eyleme dayalı her etkinliğinde onun emek ve katkılarını görmek mümkün-dür. Türkçü yayın organlarının hemen hepsinde, gerçek adı, iğreti adı veya im-zasız yazıları vardır.
Deliorman’ın bir başka özelliği de özgeçmiş, porte ve anı yazarlığıdır. Kişilerin özel tarihi diyebileceğimiz bu yazı türü, konu edindiği insanların hayat hikâyelerini, o kişinin bilinmeyen bir takım özellik veya niteliklerini ortaya çıkararak anlatır. Öylece özgeçmişi anlatılan veya anılara konu yapılan kişi, tanınmamış biri de olsa, okuyucu indinde ilgi çekici bir duruma gelir.
Bu tür yazıların yazarlığı hiç de kolay değildir. Böyle yazılara konu olacak kişi, yazarca iyi tanınmalı, iyi gözlenmelidir. Ayrıca yazar bir tarih yöntemine sahip bulunmalıdır. İyi bir edebî nitelik de bu tür yazıların yazarlarından beklenen özelliklerdir.
Altan Deliorman yüksek öğrenimini tarih üzerine yapmış, liselerde yıllarca okutulan tarih kitapları yazmış, tarih metodunu özümsemiş bir yazardır. Ayrıca gözlem niteliği üstün bir gazetecidir. Üslûp sahibi yazar oluşu da, herkesin kabul ettği bir özelliğidir. Durum bu olunca kendisinden andığımız türlerde yazılar ve eserler beklememiz tabiîdir. O da edebiyat ve düşünce dergilerinde çıkan bu tür yazıları ile haklı bir ün kazanmış, ayrıca bu yazılarını topladığı kitaplar yayınlamıştır. Onun yayınlanmış eserlerini bibliyografik yönden ele aldığımızda ders kitapları dışındaki eserlerinin hemen hepsinin bu türün örnekleri olduğunu görürüz.
Deliorman’ın yayınladığı bu tür bir kitapların ilki, Atatürk’ün Hayatındaki Kadınlar (1961) adlı eserdir. Bu eserde annesi de aralarında bulunmak üzere, Atatürk’ün hayatı boyunca ilişki kurduğu kadınlar hakkında bilgi vermektedir.
Yazarın bu vadideki eserlerinin en önemlisi, kuşkusuz, Tanıdığım Atsız adını taşıyandır. İlk basımı 1978’de yapılan bu eserin “yeniden gözden geçirilmiş, ilâve li 2. basım”ı 2000 yılında ‘Orkun Yayınları’nın birincisi olarak yayınlanmıştı. Bu kitap Deliorman’ın, Atsız’ın uçmağa varışının hemen ardından, günlük bir gazetede iki ay süreli olarak yayınladığı anılarına dayanıyordu. Öğrenciliğinden başlayarak, Atsız’ın yitirilişine kadar uzanan, birlikte yürünmüş bir ülkü yolunun acı tatlı anılarını dile getiren eser, aynı zamanda 1950-1975 yıllarındaki Türkçülük olaylarının bir dökümünü ve değerlendirmesini veriyordu. Atsız’ı değişik yönleri ile ve edebî tad içinde anlatan kitap, kuşkusuz, anı ve özgeçmiş edebiyatımızın da güçlü örneklerinden biridir.
Altan Deliorman, daha önce bazı dergilerde aralıklarla yayınlanmış bulunan “Eski Albümden Tanıdık Çehreler” başlıklı dizi yazılarından bir bölümünü Sessiz Bir Ses (1997), bir bölümünü de Kırık Kanatlı Jön-Türk (1997) adlarıyla kitaplar olarak yayınladı. Bunlarda yazar tanıdığı, kimisiyle birlikte çalıştığı veya bazı özellikleri ile ilgisini çeken birtakım kişilerin portreleri niteliğinde olan yazıları bir araya getirmişti. Kitaplarda yer alan bu portrelerin ilgi çekici yanı, her yazının başında portresi verilenin bir fotoğrafı da bulunduğu hâlde bir bölümünün metinlerde adlarının verilmeyişidir. Tanınan kişileri, hem yazıda verilen bilgilere, hem de fotoğraflara dayanarak bilmek mümkün ise de, kitapta yer alan, fakat kamuoyunca bilinmeyen bazılarını tanımak mümkün olamıyor (en azından benim için). Ama onlara ilişkin metinler de ilgi çekicilikleri, birtakım özellikleri dolayısıyla, severek okunuyor.
Sessiz Bir Ses (İstanbul : Bayrak Basım-Yayım-Tanıtım, 1997), güzel baskılı bir kitap. 271 sayfada 17 kişinin portresi verilmiş. Bu yazıların başlıkları da portresi yazılanlar kadar ilgi çekici: Sessiz Bir Ses (Tarık Buğra), Zarif, Ciddî, Cesur (Nihat Sami Banarlı), Sesler ve Gönüller Hükümdarı (Yesarî Âsım Arsoy), Ağlayan Ölü (Cemil Refik), Gümüş Taçlı Adam (İbrahim Kafesoğlu), Vaniköy’de Bir Umman (Tahsin Banguoğlu), İki Düşüş Arasında (?), Muzdarip Dev (Peyami Safa), Eski Nişanlı (Hikmet Katran), Son Osmanlı (Ekrem Hakkı Ayverdi), Ecelle Gelen Şöhret (Muzaffer Batur), Dânişmendli Prensi (İsmail Hâmi Dânişmend), Derneli Gönüldaş (?), Eski Bir Atatürkçü (Münir Hayri Egeli), İhtiyar Hamlet (?) Muhteşem Bencil (Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu), “Boğaziçi Bülbülü” (Lem’i Atlı).
Kırık Kanatlı Jön-Türk (İstanbul : Bayrak Basım-Yayım-Tanıtım, 1997), aynı özenle hazırlanmış bir eser. Bunda da 13 portre 190 sayfaya sığdırılmış. Onlar da şu başlıklar altında verilmiş: Kırık Kanatlı Jön-Türk (Ethem Ruhi Balkan), Erken Giden Atlı (Fethi Gemuhluoğlu), On Liraya Manzara (Halit Araçık), Ülküye Kurban (Nejdet Sançar), Elleri Yaralı Âbide (Tevfik İleri), Destanlardan Gelen (Fethi Tevetoğlu), Tek Başına “Hariciye” (İsa Yusuf Alptekin), Evlâd-ı Fâtihân’dan Biri (Fevzi Tara), İlk Muhalif (Nuri Demirağ), Güneyli Yiğit (İlhan E. Darendelioğlu), İyilik Meleği (Hasan Ferit Cansever), Tahsin Onbaşı’nın Annesi (?), Yedi Peçeli (?).
Altan Deliorman bu tür kısa portre yazılarını dergilerde yayınlamayı sürdü-rüyor. Yakında aynı diziden yeni bir kitapla karşılaşabiliriz.
Deliorman’ın bu türde yazıp yayınladığı kitapların sonuncusu, Işıklı hayat-lar : Nihad Sâmi Banarlı, Ekrem Hakkı Ayverdi, Samiha Ayverdi (İstanbul : Kubbealtı Neşriyatı, 2004; 267 s.) adlı eseridir. Kitapta “hayatlarını millî kültürümüzün yükselmesine adamış, bu uğurda çile derecesinde emek vermiş, gayretlerinin semeresini, yaşarken bir ölçüde görmek saadetine ermiş” üç seçkin düşünce ve bilim adamının hayat hikâyelerini önemli kaynaklara dayanarak yazmıştır.
Işıklı Hayatlar, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü (10-75.), “Ke-limelerin serdarı” başlığı altında, Nihat Sami Banarlı ’ya ayırılmış. İkinci bölümde (77-155) “Büyük reis” başlığı ile Ekrem Hakkı Ayverdi’ye yer veri-liyor. Üçüncü bölümde ise (155-253), “Vakıf Sultan” başlığı altında Samiha Ayverdi yer alıyor. Bu bölümlerin her birinde, öz geçmişi irdelenen kişiye ilişkin ilgi çekici birçok fotoğraf da bulunuyor. Her üç bölümde de, konu edilen kişilerin öz geçmişleri önemli ayrıntıları ile alınıp akıcı bir üslûpla sunuluyor. Eserin sonunda, “Başlıca Kaynaklar (254-259) ve eserde geçen adları, yerleri ve olayları geçtikleri sayfaların numaralarını belirterek gösteren bir “Dizin” de (260-267) veriliyor.
Güzel bir sayfa düzenlemesi ile özgün bir kâğıda basılmış bulunan bu eser, yalnız içeriği ile değil fiziksel yapısı ile de ilgi çekicidir.
Kültür hayatımıza bütün bu değerli değerli eserleri kazandıran sayın Altan Deliorman’ı kutluyor, öz geçmiş edebiyatımıza yeni katkılarını bekliyoruz.