Nihâl Atsız’la Karşı Karşıya – Söyleşi

Çoktanberidir Atsız bey[1]le bir konuşma yapmak isterdim. Fakat bir türlü fırsat yakalayamamıştım. En nihayet bu arzu beni yollara düşürdü. Atsız beyi Süleymaniye kütüphanesinde bulabileceğimi öğrenerek yola çıktım. Atsız, eski devrin en korkunç istibdat yıllarında Türkçülük bayrağını açarak meydana atılan insan…

- Reklam -

İdealist Atsız beyi kütüphane de kitaplarla başbaşa buldum. Bazı şairler vardır, bizzat kendilerinin okuyucu tarafından tanınması aleyhinde oluyor. Atsız bey böyle değil. Onu görüp konuşmakla insan yazdıklarına o kadar daha ısınıyor.

Hal hatırdan sonra işi suallere döktük :

– Hocam, sanatın millisi olmaz diyorlar, bu hususta fikriniz nedir?

– Sanatın değil, ilmin bile millisi vardır. Bir milletin dilini, duygusunu, zevkini en üstün örneğiyle veren sanat eseri millidir. Milli duygu daima ahlaka, güzele değer verdiği için, milli eser ahlaki ve güzel olan eserdir. ”Milli sanat olmaz” teranesi kozmopolitliğin, gizli maksadın veya gafletin eseridir.

– Bugünün edebiyatçıları yeni modern bir Türk sanatı doğdu diyorlar. Hakikaten böyle bir şey var mıdır? Yoksa yeni modern sanat diye bahsettikleri Batı edebiyatının bir kopyesi, yani onun taklidi midir?

– Bugünün edebiyatçıları arasında henüz çığır açacak kuvvetli şahsiyetler yok. Edebiyatımız bir bocalama devri geçiriyor. Türk grameri okumadan ve eski Türk edebiyatını gereğince görmeden yetişen nesiller modern sanat diye bir şey yaratamazlar.

– Bir şiirin güzel olabilmesi için ele alınan mevzuun rolü var mıdır?

– Şiirin güzelliğinde, konunun biraz rolü vardır zannederim. Hissi mevzular, fikri konulardan daha kolay ve daha güzel yazılırlar. Fikri yazıları da en büyük ihtişamla yazan şair olarak yalnız Abdülhak Hamid’i tanıyorum.

– Fantazi dergilerle ağır başlı sanat dergilerinin ahlak üzerine ne gibi etkisi olabilir? Ve bunlar ilerisi için bir tehlike teşkil edebilir mi?

– Her türlü basının halk üzerinde müessir olduğu muhakkaktır. Bu bakımdan ağır başlı ve ahlaki neşriyatın müspet tesirine karşı hafif dergilerin menfi tesiri inkar olunamaz. Eski Türk cemiyeti yalnız kahramanlık, ahlak ve vefakarlık telkini yapan yazılar okuyordu. Cemiyete başka türlü hitap eden müellif yoktu. Bugün ise ya maddi kazanç sağlamak, yahut milli ahlakı yıkmak için yapılan neşriyat hadden aşırıdır. Bunları önlemek çok hayırlı olur.

– Bir sanatkarın sol temayüllü dergi ve gazetelerde eserlerini neşretmesi milliyet bakımından ne gibi mahzurlar doğurabilir?

– Sanatçıların solcu dergilerde yazı neşretmeleri başta kendileri için zarardır. Sanat uğruna şerefsiz solcu damgası almak yakışır mı?

– Nurullah Ataç adlı birisi İstiklal Marşı şairimiz Mehmed Akif için ”bayağadır” diyor. Bu kanaat sizce doğru mudur?

– Nurullah Ataç’a aldırmayın. Güldürmek için söylemiştir. Çünkü komiksel bir şahsiyettir.
– Bazı genç arkadaşlar yeni çalışmalarınız olup olmadığını soruyorlar.

– Beni hatırlayan, sormak lütfunda bulunan gençlere teşekkür ederim. Uzun zamandır Türk ve Osmanlı tarihine dair iki eser üzerinden çalışıyor ve zaman beni bitirmeden ben onları bitirmeye uğraşıyorum.

– Günümüz sanatçıları içinde en beğendiğiniz şair, hikayeci, romancı ve münekkit kimlerdir?

– Yaşayan şairler arasında Yahya Kemal’i, hikayeci ve romoncılar arasında Reşat Nuri’yi beğeniyor, tenkidcileri tanımıyorum.

Atsız beyi fazla meşgul etmemek için müsaadelerini alarak, ayrıldım.

Röportaj: Nihat Dalay

[1] = Röportajın orjinal metninde Adsız olarak geçmektedir, düzeltme tarafımızda yapılmıştır.
* Röportaj Türk Sanatı dergisinin Şubat 1955 tarihli 32. sayısında yayınlanmıştır.
** Röportajı bize ulaştıran Dilgam Ahmad Beğ’e teşekkür ederiz.
*** Röportaj Gökhan İlhan tarafından birebir bilgisayara aktarılmıştır.