Erk Yurtsever ve Kayıp Türk Tarihi – Serkan Akgöz

Atsız’ın yayımlanan onca eserinin yanında günümüzde en çok merak edilen eseri (kayıp) Türk Tarihi’dir. Kitapta Türk Tarihini başlangıcından günümüze bir bütünlük içerisinde ele aldığı bilinmektedir.

Erk Amca’yla tanışmamızın ardından ona sorduğum ilk sorulardan birisi Türk Tarihi olmuştu. Bu kitabın son halini merak ediyordum ve onun bu kitap hakkındaki bildiklerini dinlemek istiyordum. O da kitabın tamamlandığını, Atsız’ın el yazısıyla yazdığı notların üç kişi (Bu kişiler hayattadır fakat bilgileri dışında yazdığım için adlarını vermedim.) tarafından daktilo edildiğini ve yayına hazır hâle getirildiğini söylemişti. Ancak Atsız’ın vefatından sonra bu notların kaybolduğunu kendisinin de bu kitabı çok merak ettiğini dile getirmişti.

Gel zaman git zaman sohbetlerimiz devam etti. Yanılmıyorsam Aralık 2014’de bir sahaftan Nejdet Sançar’a ait bir takım evrakları edinme şansını yaşadım. Erk Amca’ya durumu anlattım. O da şu şu renkte, divân edebiyatıyla ilgili Osmanlıca belge var mı? Nejdet Bey’in yazısı inci gibidir. Harfler ince ve küçük mü? gibi sorular sormuştu. İlk haftasonu yanıma evraklardan birkaç tane alarak ziyaretine gittim. “Evet, bunlar!” dedi. Bu evraklar, benden önce Refet Körüklü’deymiş. O’na bunları Reşide Yenge (Erk Amca, Reşide Sançar için Reşide Yenge hitabını kullanmaktaydı.) vermiş. Refet Amca evinde pek yer olmadığı için bunları Erkin Yurtsever ağabeyin dükkânının deposuna kaldırmış. Erk Amca’da içerisinde Türk Târihi’nin notları olabilir diye belgeleri incelemiş ancak notlar çıkmamıştı. Bana da bu evraklarda Türk Tarihi olabilir diye çok ümitlenmiştim ama çıkmamıştı demişti.

Bu görüşmemizin üzerinden belki bir yıl kadar sonra, bir arkadaşımdan Türk Tarihi’nin notlarının bulunduğunu, bir yayınevinin bunları bastıracağını duydum. Doğrulamak için yayınevini aradım. Ve, evet doğrudur. Ama şimdilik kimse bilmiyor, bir arkadaşımız eski yazıdan çeviriyor diyerek bir cevap vermişti. Tel’if hakkını sorduğumda, anlaşmak üzereyiz cevabını vermişti. Tabii bu durum karşısında inanılmaz duygular yaşamıştım. İlk işim Erk Amca’yı arayarak, bu mutlu haberi vermekti. “Yapma ya!” sözüyle şaşırışını hâlâ unutamıyorum. Evladım çevirecek kimse yok ben de çeviririm demişti. Erk Amca daha önce Orkun Dergisi için Atsız’ın savunmasını eski yazıdan çevirmişti. Ben de bir ekibin bunu yapmaya başladığını duyduğumu söylemiştim.

Bu olay üzerinden de hemen hemen bir buçuk sene geçti. Ancak hâlâ Türk Tarihi’nden bir ses seda yok. Sanırım yayınevi sahibinin bu sözüyle, Erk Amca ve ben büyük sevinç yaşamış ve umutlanmıştık. Erk Amca gerçekten Türkçülüğünü inançlı ve samimi şekilde ifâ eden biriydi. Erk Amca uçmağa vardı. O, seksen yaşında olmasına rağmen bu eseri en çok merak edenlerden biriydi. Yaşına rağmen çevrilme işinde görev almak istiyordu. Dileğimiz, Türk Tarihi’nin müsveddelerinin veya daktilo hâlinin bir şekilde bulunması ve kitap hâlinde neşredilmesi. İnanıyorum ki, o zaman Büyük Atsız’ın da, Erk Amca’nın da ruhu şad olacaktır. Ve hayatta olan biz Türkçülerin de bu merakı sona erecektir.

Hemen belirtmekte fayda görüyorum. Eserin, Yağmur Atsız ve Buğra Atsız’da olmadığı kendi ifadeleriyle bilinmektedir. Eseri en çok merak edenlerden birisi de Buğra Atsız’dır. Kendisi hem Tarihçi kimliğiyle, hem Türkçü kimliğiyle, hem de Atsız’ın oğlu kimliğiyle bu eseri merak ettiğini dile getirmiştir.

Yazan : Serkan Akgöz